2025 Yılına Sonunda Girebildik

2025 Yılına Sonunda Girebildik

ABONE OL
4 Ocak 2025 13:02
2025 Yılına Sonunda Girebildik
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Rivayet odur ki, Fatih Sultan Mehmet Han İstanbul’u fethetmek için toplar döktürüp, gemileri karadan yürüterek İstanbul’u fethetmek üzere savaşırken, Bizans halkı da çaresiz bir şekilde kent kuşatılmış, toplar yıkıcı gülleleriyle surları dövmekte, surun içerisine sıkışıp kalmış halk açlıktan kırılmakta, salgın hastalıklar baş göstermekteydi. Bizans’ın bin yıllık kenti ellerinden gidiyordu ama papazlar Ayasofya’da oturmuş meleklerin erkek mi, dişi mi yoksa cinsiyetsiz mi olduğuna dair hararetli bir tartışma yapıyordu.

Nakledilir ki, heybetli bıyıkları, kallavi keçe külahları ve kanat gibi açılan cepkenleriyle yeniçeriler Ayasofya’nın kapısından içeri girdiklerinde, meleklerin erkek olduğunu savunan grup öbürlerine “Meleklerin erkek olduğuna şimdi inandınız mı?” demiş.

Bu tartışmanın gerçekten yapılıp yapılmadığını bilmiyoruz, ancak gündemde çok daha önemli sorunlar varken boş tartışmalar yürütmenin adı “meleklerin cinsiyetini tartışmak” ifadesi, zamanın ve kaynakların daha önemli sorunlara yönlendirilmesi gerektiğini vurgulayan bir metafor-mecaz olarak günümüzde de kullanılmaktadır. Tarih boyunca, kritik anlarda bile insanların bazen önemsiz konulara takılabildiğini gösterir.

Şimdi de roller değişmiş durumda. Müslümanlar “ba’de’l-harabu’l-Basra” (Basra harap olduktan sonra) belki Ayasofya’da değil ama gündemlerinde benzeri gereksiz konuları tartışıyorlar. İşin kötü tarafı da tartıştırılıyorlar…

Maalesef günümüz Türkiye’si ve topyekûn İslam alemi olarak İstanbul’un fethi sırasında meleklerin cinsiyetini tartışan Bizans papazlarından çok daha kötü ve perişan durumdayız. İslam dünyasının büyük bir kuşatma altında olduğu şu sırada biri kuyuya bir taş atıyor, sadece teologlar değil, bütün bir millet çıkaramıyor. Çıkaramadığımız gibi birbirimizi savaşırcasına kırıp geçiriyoruz. İşin açıkçası oyunlara geliyoruz?

Kuşatma içeriden yapılıyor, öncelikle zihinlerimizi ve anlayışımızı hedef alıyor. Ne olduğu anlamak ve nereye gittiğini görmek için akademi, dini bürokrasi, siyaset, cemaatler vs. eliyle nasıl ve nereye doğru biçimlendirildi, ona bakmalıdır diye düşünüyorum.

Bu yıl anlam veremediğim, planlı ve dikkat çekici bir şekilde 2025 yılbaşını kutlatmak adına bazı kesimler anlamsız ve zorbaca bir gayretkeşliğe girişti.

2025 yılına girilmiş olmasına rağmen yine aynı kesimler tartışmaları bitirmediler ve tartışmaların seviyesini düşürerek saldırgan bir şekilde “Şerefsize Bak! Müslüman cana kıymaz demiyor, Müslüman insan yakmaz demiyor, Müslüman hırsızlık yapmaz demiyor, Müslüman kul hakkı yemez demiyor, Müslüman yılbaşı kutlamaz diye böğürüyor…” Başka bir sosyal medya kullanıcısı da “12 ay boyunca gavur mağazalarından alışveriş yap, gavur telefonlarını almak için sıraya gir, krediyle gavur arabası al içinde poz ver, gavur facebookunda paylaşım yap, gavur fastfoodlarını yerken yanında gavur içeceklerini yudumla, sonra da gel ‘yılbaşı gavurlarındır’ de. Sende az gavur değilsin hani!” gibi benzeri paylaşımlarına devam ediyorlar.

Böylesi tartışmaların içinde kaybolmak, sadece zaman kaybı değil, aynı zamanda toplumların geleceğine yapılan bir ihanet niteliğindedir.

Tarih bize, önemsiz tartışmaların büyük felaketlere yol açabileceğini öğretmiştir. Şimdi, gözlerimizi açma ve önemli meselelere odaklanma zamanı. Etrafımız maalesef ateş çemberi; Ortadoğu gayya kuyusu gibi kaynıyor. Sınırımızın bitişiğinde terör örgütleri yuvalanmaya çalışıyor ama bizim tartıştığımız yapay gündem konularına bakın…

Önemsiz tartışmaların, yapay gündemlerin nasıl büyük felaketlere yol açabileceğini yaşayarak öğrenmemize rağmen biz, yapay gündem konuları ve gereksiz tartışmalarla vakit kaybediyoruz.

İslam dünyasının here de ise tamamı büyük bir kuşatma altında ve bu kuşatma zihinlerimizi ve anlayışımızı hedef alıyor. Bu durum karşısında, zihinlerimizi sığ ve önemsiz tartışmalardan arındırmalı, asıl önemli meselelere odaklanmalıyız. Tarih, bize ders niteliğinde olaylar sunmuşken, bugün hala bu dersleri almamış gibi davranmak büyük bir yanılgıdır.

Kişinin inancı, yılbaşını kutlamamasını gerektiriyorsa ki ben inancım gereği yılbaşı kutlamıyorum ve kutlanmaması gerektiğini düşünüyorum, bu benim fikrimdir. Kimse de beni bu fikrimden dolayı kınamaya, yılbaşını kutlayacaksın diye zorlamaya hakkı yoktur ve haddi de değildir.

Bu nedenle, toplum olarak birlik içinde olmalı, kaynaklarımızı ve enerjimizi gerçekten önemli ve çözüm bekleyen sorunlara yönlendirmeliyiz. Gündemi yapay tartışmalardan arındırıp, toplumun geleceği için hayati önem taşıyan konulara odaklanmalıyız. Zaman, boş tartışmalarla kaybedilemeyecek kadar değerli. Bu bilinçle, geleceğe sağlam adımlar atmalı ve toplumumuzu daha ileriye taşımalıyız diye düşünüyorum.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.

Dost siteler - izmir almanca kursu - Elazığ araç kiralama - Tanıtım yazısı - Su arıtma cihazı - evden eve nakliyat