Dolar yükseliyor…!
Altın da aldı başını gidiyor …!
Çarşıdaki, pazardaki, marketteki, manavdaki fiyatlar el yakıyor…!
Mahalle bu halde iken de o malum kimseler de fırsat bu fırsat diye saçlarını tarıyor…!
Kimisi de anasının çeyizinden kalma tencere tavalar ile sokağa çıkmış; “hükümet istifa” diye “ham hayal bayati” makamındaki tamtamını çalıyor…
“Hükümet istifa” etsinmiş… Olur, sizleri mi kıracağız; nasıl olsa hükümeti halk seçmedi. Leylekler getirdi. Oy verenler de spor olsun diye oy verdiler. Sizlerin emir eri gibi o makamlara gel demenizi ile geldiler; git demeniz ile de topuk selamı ile de hemen giderler.
Kendileri azıcık “Beyaz Türklerden” oldukları için böyle emri vakilere zamanında bir hayli alışmışlar. Atalarımızın tabiri ile “alışmış, kudurmuştan beterdir” diye tabir ettikleri durum.
Bizlerde tencere tava seslerinden korkup istifa edip gidecek hükümetin yerine kurulacak yeni hükümet ile ilgili ironi olsun diye hep beraber bakan toto oynayalım. Böylece de geçmişi yad etmiş, hem azıcık fikir jimnastiği yapmış oluruz.
Kemal Derviş, kesin Maliye Bakanı…
Bankaların battığı zamanda Kemal Derviş’in müsteşarlığını yapmış zatı muhterem de ekonomiden sorumlu devlet bakanı…
“HDD’nin PKK ile birlikte hareket ettiğini, görmedim” diyen zatı muhtereminde bir bakanlığı kesin garanti. HDP kontenjanından da kendisine bir bakanlık verilirse etti mi size iki bakanlık…
HDP’de ittifak ortağı olduğu içinde İçişleri ve Milli Savunma Bakanlıkları verilmez ise çok ayıp olur…
Tencere tava sesinden korkup istifa edecek olan hükümetin yerine hükümet de böyle kurulur…
Sonrada vurun sazın teline “dım dım da mı dünya, dostlarımızın entrikaları ile hükümeti düşürdük umurumda mı dünya” türküsüne başladılar mı Dolar 1 TL’ye o dakika iner. Piyasadaki fiyatlar da düşer… Hatta bedava almayanları döverler. Ücretlinin gözlerinin içi güler, yapraklar alkışlar… Eskiden olduğu gibi millet evlere şekerleri çuvallar ile meyve ve sebzeyi kasalar ile alır. Her taraftan bolluk fışkırır… Güzel memleketime bahar gelir. Sevgi pıtırcıkları açar…
Muhalefet her kötü gidişi, ekonominin iyi yönetilmemesine bağlıyor. Konu dar kapsamlı, sebep sonuç ilişkisi içinde değerlendirildiği zaman öyle görünüyor olabilir. Ancak kriz dünya gerçekleri ile birlikte tahlil edildiğinde ise ortaya bambaşka bir durum çıkıyor ki ipin ucu bizimkilerin küresel dostlarına kadar uzanıyor.
İktidar, krizin ekonomik sebepler ile değil de küresel müesses nizamın Türk ekonomisi üzerinden ayar çekmesi olarak okuyor ki birilerinin dostlarımız dediklerinin daha önceki ambargolarına, söylemlerine, gelişmelere, durduk yerde ülkenin yangın yerine dönmesine ve Cumhurbaşkanının “Ekonomik Kurtuluş Savaşı” tabirleri ile birlikte rahmetli Erbakan’ın: “Siz sanıyor musunuz ki, Türkiye’ye tankla tüfekle, uçakla saldıracaklar? Buna hiçbir ülkenin cesareti yetmez. Onlar bu ülkeyi terörle bertaraf etmeye çalışıyorlar ancak bunu da başaramayacaklarını anladıklarında bir sonraki adımları ekonomik saldırılar olacaktır…” Tespitleri doğrultusunda mevcut durumun okunmasının doğru olacağına inanıyorum.
Halkın büyük çoğunluğu gelişmelerin farkında. Bir kısmı ise iki arada bir derenin bir tık ilerisi durum ile çevrili bir adada mahsur kalmış vaziyette bir ikilem içinde…
Rahatından ve lüksünden fedakârlık yapmak istemiyor. Dolar olduğu yerde dursun… Fiyatlar düşsün, çalışmayalım, üretmeyelim ama gelirimiz ve yaşantımız da yerinde olsun… Birçok insanımız da maalesef böylesi ham bir hayalin peşinde…
Amerikalı ve Avrupalı Dostlarımız (!) kuracakları müesses yeni dünya düzeninde Müslüman-Türk dünyasına lokomotif olabilecek, başı sıkışan ülkelerin yardımına koşabilecek güçlü bir Türkiye istemiyor.
Bunun içinde başlarına bela olarak gördükleri Türkiye’yi ve mevcut Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı istemiyorlar. Bunu gizleme ye ihtiyaç duymadıkları içinde “Türkiye’de muhalefete yardım ederek Erdoğan’ı devireceğiz.” Diye sanki sandığın sahibiymişler gibi ahkam kesiyorlar. Bu gerçek herkes tarafından biliniyor. Bu nedenle de şimdiye kadar askeri darbe dahil her yol denendi.
Şimdide adı konulmamış ama belediye seçimlerinde soğan- sarımsak ile denemiş oldukları, kendilerince kısmi olarak da başarılı oldukları ekonomik operasyonu 2023 seçimleri öncesinde daha geniş kapsamlı bir şekilde dolar, altın ve yağ ile ayar çekmeye çalışıyorlar…
Halkı tencere tava ile sokağa dökebilirler ve “Tencerenin deviremeyeceği hükümet yoktur.” tezi ile de Hükümeti düşürebileceklerini hesaplıyor olabilirler ama bunda da başarılı olamazlar ise (ki olamayacaklar) esas büyük kaos senaryosunu 2023 seçimlerinde çıkarmayı planladıkları için sandık kalkışması için şimdiden antrenman yapıyorlar ve o yolun taşları döşeniyor…
Kısacası şimdiye kadar Türkiye’yi rahat bırakmadıkları gibi bundan sonrada rahat bırakmayacaklar…
Vatanını seven herkes gibi ülkemize yapılmaya çalışılan ekonomik operasyonun karşısında her zaman olduğu gibi ülkemin, devletimin ve milletimin yanındayım.
Dolar, altın ve yağın fiyatı yükselir düşer… Yeter ki devlete millete zeval gelmesin…
Türkiye güçlü bir ülke… Kadim bir devlet geleneğinden ve tarihin zorlu süzgecinden geliyor. Her halükârda bu girdaptan çıkacaktır… İlle velakin Amerikalı ve Avrupalı Dostlar (!) ülkemize demokrasi ve refah getirmek için kendilerince uygun bir zemini bulurlarsa o zaman … İşte o zamanın (Allah korusun,) sonunu düşünmek bile istemiyorum…